Kategori arşivi: Günlük

Her şey yolunda

Merhaba, uzun zaman oldu yazmayalı. Ara ara mailime “yeni yorum geldi” e-postaları geliyordu. Bloguma yorumlara bir bakmak için girdim. Yorumları onayladım, bir de temayı mı değiştirsem dedim, değiştirdim. Ardından kategorilere bakarken günlük kategorisine tıkladım ve en son yazının “Askerden geldim, iş arıyorum.” olduğunu gördüm. Ardından kendime not olur diye bir yazı yazmaya karar verdim. İşte o yazı bu yazı.

En son iş arıyormuşum, yazıyı 11 Şubat 2010’da yazmışım. Bir çok görüşmenin ve “biz size döneceğiz”in ardından Mayıs 2010’da kurumsal şirketlere dış kaynak personel sağlayan BilgeAdam Kurumsal ile anlaştım; Anadolu Sigorta’da “Java Yazılım Uzmanı” pozisyonunda çalışmaya başladım. Ardından Aralık 2010’da BilgeAdam’dan ayrılıp Anadolu Sigorta’nın kadrolu “Java Yazılım Uzmanı” oldum ve halen görevime devam etmekteyim. IBM ile ortak geliştirmeye devam ettiğimiz bir projede Java yazıyorum.

İş aradığım süreçte daha çok WordPress ile ilgilendim ve birkaç tane WordPress eklentim oldu.  Sonrasında kendileri ile çok fazla ilgilenemedim, üzgünüm. Boş bir vaktimde kendileriyle ilgilenmek istiyorum…

2011 sonlarında IBM ile geliştirdiğimiz proje ile ilgili eğitim için İsrail’de 1 ay bulundum. İstisnalar dışında İsrail halkının bize karşı tavrı iyiydi, sorun olmadı. Oraları da görmüş olduk…

Bu aralar 5 yıllık projemiz olan Nefis Yemek Tarifleri‘nin yeni tasarımı ve yazılımı ile uğraşıyorum. Kendisi şu an alt yapı olarak WordPress kullanıyor, yeni versiyonda BuddyPress ile daha sosyal olacak. Aslında yeni tasarımı pek sevgili tasarımcımız Onur Can Çoban 2011 ortalarında bitirdi ancak iş yoğunluğundan dolayı halen “bitti, hadi açalım” diyemedik ancak artık çok az kaldı…

Bunların dışında bu süreçte bir HTC Sensation ve bir Seat Leon aldım, ikisi ile de mutluyum.

Ve gelelim en önemli ve en güzel gelişmeye. Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan birini vererek Elif ile evlendim, kendisiyle çok mutluyum. Buradan kendisine sevgilerimi iletiyorum.

Yani her şey yolunda… Sizler nasılsınız ?

Askerden geldim, iş arıyorum.

Askerden Geldim

En son yazımı askere gitmeden önce 12 Ağustos’ta yazmıştım. Üzerinden 6 ay geçti, umarım bir daha bu kadar uzun süre yazmamazlık etmem.

Evet nihayet askerlik bitti. Bitirdikten sonra gördüğüm herkes çabuk geçti diyor ama siz gelin onu bir de askere sorun. Askerlikte zaman geçmek bilmiyor!

Aslında askerlik konusunda fazla konuşmak istemiyorum. Gerçekten nasıl bir iş olduğunu gidince anlıyorsunuz. Bir çok kişiden bir çok hikaye duyabilirsiniz. Ancak o hikayelere dayanarak bir genelleme asla yapmayın. Askerliğinizin nasıl geçeceği gittiğiniz yere, birliğe, başınızdaki komutana göre değişir.

Ben acemiliğimi daha önce yazdığım gibi 1′İNCİ OR. HRK. KUR. YBŞK. MU. A. K.LIĞI İSTANBUL’da yaptım. İlk gördüğümde bu kısaltmaların anlamlarını çözememiştim. Google’da da arayıp bulamamıştım. Gittiğimde öğrendim; 1’inci Ordu Harekat Kurmay Yarbaşkanlığı Muhabere Alay Komutanlığı.

Normalde kısa dönemler acemiliği hangi ilde yaptıysa usta askerliği de o ilde yapar. Acemi birliğime ilk katıldığım gün beni karşılayan birlik komutanı, usta birliğimin belirlendiğini, usta askerliğimi Üsküdar’da bulunan 1. Ordu Komutanlığı’nda yani Selimiye Kışlası’nda yapacağımı söylemişti. Ancak 2 gün sonra usta birliğimin değiştiğini öğrendim. İlk kez 329. kısa dönemler için yapılan bir düzenleme (emir) ile acemi birliğinin bulunduğu ilde ikamet edenler başka illere sürüldü. Ben 65. Mekanize Piyade Tugayı Lüleburgaz / Kırklareli’ne sürgün gittim.

Sanırım bu sürgün benim için iyi oldu. Nöbet askerlikteki en zor iş ve ben askerliğim boyunca toplam 8 saat (4 kez 2 saat) nöbet (çapraz) tuttum. Selimiye kışlasına gitseydim daha çok nöbet tutabilirdim. En önemlisi Selimiye Kışlası’na gitseydim Boru Trampet takımında usta askerliğimi yapamazdım!

Evet usta askerliğimi Boru Trampet takımında Trampetçi olarak yaptım :) Anlayacağınız genel olarak rahat bir askerlik yaptım. Genellikle Boru trampet takımları kara birliklerindeki en rahat birliklerden biridir.

İş Arıyorum

En nihayetinde askerlik görevimi tamamladım. Şimdi tekrar evimdeyim. Yaklaşık 3 haftadır dinleniyorum diyebilirim. Yeni yeni iş arayışlarına başladım. Bunun için bir CV hazırladım. Eğer bana önerebileceğiniz iş imkanları varsa benimle iletişime geçerseniz sevinirim. Ayrıca CV’ye yorumlar da alabilirim.

Bu arada takipçi sayım 611’e yükselmiş. Hepinize beni takip ettiğiniz için teşekkürler.

Şen ve esen kalınız.

Uygun Teknoloji’de Çalıştım, Askere Gidiyorum

Linkedin profilimi takip edenleriniz fark etmiştir: 1 Temmuz itibarı ile Uygun Teknoloji‘deki görevimden ayrıldım. Bugün, yaklaşık 10 aydır çalıştığım Uygun Teknoloji‘nin Beşiktaş’taki ofisine istifa dilekçemi vermek için gittim. Artık resmi olarak Uygun Teknoloji’den ayrılmış bulunmaktayım.

Ayrılma sebebim; Ağustos’ta askere gidecek olmam. Evet, askere gidiyorum. En başlarda bana da (size kesin şaka gibi gelmiştir!) şaka gibi geliyordu ama askere çağrı belgesi eve geldiğinden itibaren gerçekten askere gideceğimi anladım.

Uygun Teknoloji, yazılım geliştirirken özgür yazılım kullanan ve sadece kullanmakla kalmayıp özgür yazılımlar üreten bir yazılım şirketi. Böyle bir şirkette çalışmak benim için büyük şanstı, çalışırken çok şey öğrendim ve dolayısıyla eğlendim. Uygun Teknoloji’de çalışmış olmaktan mutluluk duyuyorum.

Uygun Teknoloji’de çalıştığım sürece kullandığım ve öğrendiğim teknolojiler şöyle; JSF, EJB, JBoss Seam, JBoss Uygulama Sunucusu, ajax4jsf, RichFaces, Hibernate, HSQLDB, SOAP, Restful, iReport, JasperReports

Bu teknolojileri kullanarak TTNet, Güneş Sigorta gibi firmalar için özel yazılımlar hazırladık ve özgür yazılımımız olan Tekir Ticari Otomasyon‘un 1.5 sürümünü çıkardık. Tabi bu yazdıklarım yaptığımız işlerin sadece ufak bir kısmı.

Uygun Teknoloji’de çalışırken yapmaktan en çok zevk aldığım şey -sanırım özgür yazılım olmasından dolayı- Tekir ile ilgili işlerdi. İleride de eğer vakit bulabilirsem Tekir‘e katkıda bulunmak isterim. Tekir‘in çok daha iyi yerlere geleceğinden hiç şüphem yok. Özellikle henüz sürümü çıkmayan svn depomuzdaki hali yeni menüsüyle çok güzel oldu. Umarım yeni sürümü de yakında çıkar.

2008 yılının Temmuz ayında Pardus 2008 yaz stajı kapsamında Özgürlükİçin sitesi için Beyin bölümünü geliştirmek üzere Artistanbul‘un ofisinde çok güzel günler geçirdim. Stajımın sonunda Artistanbul’dan Uygun Teknoloji’ye transferim gerçekleşti. Bu transfere katkıları olan Ali Işıngör ve Akın Ömeroğlu’na, Uygun Teknoloji’de çalışırken yardımlarını esirgemeyen Hakan Uygun, Volkan Uygun ve diğer tüm çalışma arkadaşlarıma, bir de, her gelişinde bize dondurma getirerek bizi şenlendiren Görkem Çetin‘e teşekkürler. Hepsine toplu mesaj; “See you in another life“.

Yurt dışından (Amerika) kargo ile cep telefonu (T-Mobile G1) getirtmek

Öncelikle bu konuda uzman olmadığımı söylemek istiyorum. Yani yazacaklarım kesin doğrular olmayabilir.

Bu aralar işletim sistem olarak açık kaynak kodlu Android‘i kullanan T-Mobile G1 adlı telefonu uygun fiyata nasıl alabilirim diye araştırıyorum. Twitter’a bu konuda bir mesaj yolladım ve Eren Emre Kanal -sağ olsun- bana Amerika’dan alıp kargolayabileceğini söyledi. Ben de hemen bu işi araştırmaya başladım.

Benim anladığım kadarıyla yurt dışından kargo yoluyla cep telefonu almak kanunen mümkün değil. Bu konuda biraz araştırma yaptım ve araştırmalarımın sonucunu paylaşmak istedim.

Kanuna göre 1.1.2007’den itibaren cep telefonu gönderimi yasak, bu yasağı aşan tanıdığınız olabilir veya yasak kalkmış olabilir ancak benim gördüğüm kadarıyla kanunda böyle yazıyor. Bunun yanında, yurt dışından -cep telefonu dışında- her hangi bir eşyayı  kargo yoluyla yollatabilirsiniz ancak kargonun gümrüğe takılmaması için şu konulara dikkat etmelisiniz;

  • Gönderilen malın mutlaka hediye olduğu belli edilmeli, mümkünse kutusuz yollanmalı.
  • Kargonun gönderen ve alacak kısmında gerçek kişilerin adları olmalı yani şirket adı olmamalı.
  • Gönderilen malın değeri 100€’dan fazla olmamalı. Bu miktar bayramlardan 1 ay önce ve 1 ay sonra gönderilen eşyalar için 300€ya yükseliyor.
  • Eğer hediyenin değeri 300€ dan fazla ve 1500€’ya kadar ise bu eşyadan %10 oranında vergi alınıyor. 1500€ sonrası bu şekilde gönderilemiyor.
  • Kargo Amerika’dan gelecekse Amerika’nın resmi postasi USPS kullanılmalı.
  • Amerika’dan kargo bedeli ortalama 60$ tutuyor ve kargo tipine göre değişiyor. Kargolar ortalama 5-6 gün içinde geliyor, tabi süre de kargo tipine göre değişiyor. Ülkelere göre kargo tiplerini buradan öğrenebilirsiniz.

Yurt dışından değeri 100€’nun altındaki eşyaları kargo ile almak mümkün. Ancak değeri 100€’yu aşan mallarda sıkıntı yaşayabilirsiniz. Eğer bu cep telefonu ise riskiniz çok yüksek. Yurt dışından cep telefonu almanın en güvenli yolu gidip alıp yanınızda getirmek ya da yurt dışından hiç almamak.

Hatırlatayım bu koşullar eBay’den alış veriş yaparken de geçerli.

Yazının başında söylemiştim, bu konuda pek deneyimli değilim, sadece blogumu okuyanların da ilgisini çekebileceğini düşünerek bu yazıyı yazdım. Bu konuda deneyiminiz olduysa lütfen yorum olarak paylaşın.

İsterseniz mevzuatı ayrıntılı olarak bu belgeden başlayarak okuyabilirsiniz.

T-Mobile G1’ımın olacağı günü merakla bekliyorum.

GÜNCELLEME (10.11.2011) : Bu yazıyı yazdıktan sonra yurt dışından telefon getirtmedim. Konu ile ilgili bilgim bu yazı kadar. Yorumlarla gelen soruları başkaları cevaplar diye yayınlayacak, başkalarının cevaplarını da meshuliyet kabul etmeden yayınlayacağım. Bilginize.

Halk otobüsünün şoförü bir otomobile kasten arkadan çarptı!

Yaklaşık 1,5 saat önce yaşadığım bir olaydan dolayı suskunluğumu bozuyorum. Olayı paylaşıyorum ki bendeki etkisi azalsın. Olayı buraya yazmadan önce iki polis dahil bir kaç kişiye anlatmasaydım daha ayrıntılı yazabilirdim, her anlatışımda olayın etkisi daha da azaldı.

Evim Anadolu yakasında. Levent’teydim ve amacım evime gitmekti, ve lanet halk otobüsüne bindim. Otobüs her zamanki gibi çok kalabalıktı ve ben kendime akbil makinesinin hemen önünde bir yer buldum ve ilerlemeye başladık. Trafik yoktu ve adam gayet hızlı bir şekilde ilerliyordu, ibreye ilk baktığım anda 90’ı bulmuştuk, 100-105 arası gitmeye başladık köprüye doğru. Adamın son servisi olduğu ve herkes gibi evine hızlı gitmek istediğini düşündüm, neyse her halde kendine güveniyor ki böyle gidiyor dedim. Köprüden sonra şoför yolda bir kamyona korna çaldı, belli ki iki şoför bir birilerini tanıyordu, kamyon şoförü de korna çaldı. Daha sonra bir iki korna eşliğinde benim içinde bulunduğum otobüs kamyonu, kamyon otobüsü solladı. Daa sonra biz Şile’ye giden çevreyoluna girdik ve kamyon düz devam etti.

Beşiktaş’ın Ümraniye tesislerini geçtikten sonra bir otomobil şoförü bizim otobüs şoförüne yol vermedi. Sonra bizim şoför bir şekilde o arabayı geçti. Biraz sonra da otomobil “makas”a benzer bir şekilde bizim otobüsü solladı.

Buraya kadar anlattıklarım trafikte görebileceğimiz normal şeyler. Bu makasvari sollamaya kızan şoför arabayla açılan arayı kapatmak için gaza bastı, sanırım arabadakiler korkutmak istiyordu. Derken arabaya çok yaklaştık. Ben yok artık çarpmaz herhalde derken otobüs şoförü hafif frene basarak öndeki arabaya çarptı ! Evet bildiğiniz 80le giderken öndeki arabaya çarptı! Ben hayretler içinde kaldım, şoföre içimden dediklerimi şoföre söylesem bir faydasının olmayacağını biliyordum. Sonra otomobili sollayıp yolumuza devam ettik. Otobüstekilerin bir kısmı böyle yapacağın belliydi dediklerinde otobüs şoförü “ben ne yaptım ki adam geldi önümde frene bastı” deyip hemen kendini savunmaya başladı. Halbuki adam kasten arkadan arabaya çarpmıştı.

Yaklaşık 5 dk sonra durakta durduk. Arkadan gelen otomobil önümüzde çapraz bir şekilde durdu. İçinden inen adam hemen telefonla polisi veya jandarmayı aradı. Kazayı yaptığımız bölgeden jandarma sorumlu. Daha sonra bizim şoförün yanındaki cama gelerek “ne yapıyorsun sen” dedi bizim şoför gayet pişkin bir şekilde “asıl sen ne yapıyorsun geldin önümde durdun” dedi. Bu kısa süren tartışmanın sonunda otobüs şoförü “seni karakola veririm, gel karakola gidelim” dedi ve diğer şoför bunu kabul edip otomobiline bindi.

Sonra otobüs şoförü arabasına binen adamın arkasından beni kovalayacak başka ne yapsın dedi, yani karakola gideceği falan yoktu.

Olay bu. İnsanlar bir bir otobüsten indi ve evlerine gitti. Ben bu olayı en önden yaşadığım için sanırım çok etkilendim ve bir şeyler yapmak istedim. Hemen otobüsün içinde yazan otobüs numarasını not aldım, daha sonra karakolun yakınında indikten sonra otobüsün plakasını aldım ve hemen karakola gittim. Önce olayı nobetçi memura anlattım. Kendisi yapacak bir şey yok, olay anında bunları anlatsan tamam işe yarar ama şimdi iki taraftan hiç kimse şikayetçi değilken senin gelip söylemen bir şeyi değiştirmez dedi. Ayrıca olayda yaralama yok, öldürme yok, hem nasıl kanıtlayacaksın dedi. Evet zaten şoförde “nasıl kanıtlayacak ki” gibi bir cümle sarf etmişti. Gerçektende kanıtlayamazdım, polisin söyledikleri haklıydı ama ben polise ama bu adama bir şeyler yapmamız lazım dedim. O zaman içeride amirimle görüş dedi.

Komisere gittim olayı anlattım, o da nöbetçi memur gibi “biz bir şey yapamayız, zaten orası jandarma bölgesi, biz karışamayız, hem adamın şikayetçi olup olmadığı bile belli değil. Senin yapabileceğin şey İETT’nin şikayet bürosuna bu şoförü şikayet etmen” dedi. Artık ilk işim İETT’ye bir şikayet dilekçesi yazmak, bilmiyorum ne kadar yararı olur. Umarım “İETT şoförü yolcuların hayatını kurtardı” diye haber yapan İETT bu olaya duyarsız kalmaz ve şoföre hak ettiği cezayı verir.

Böyle hayvanların, krizin, zammın, işkencenin, yalanın, dolanın olmadığı bir evrende yaşamak istiyorum.

EK: Bu arada otobüsteki herkes evine gitti. Tamam ben de her olaya tepki göstermiyorum. Hatta çoğu tepki gösterilmesi gereken olaya bile tepki göstermiyorum ama bu olaya insanların bu kadar tepkisiz kalmasına üzüldüm.

49 gün olmuş !

En son yazıyı uzun süre önce yazdığım biliyordum fakat aradan bu kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Neyse, 49 gün sonra ilk yazımla tekrar karşınızda olmaktan mutluluk duyuyorum :)

Bildiğiniz veya bilmediğiniz gibi Ege Üniversitesi BÖTE bölümü 4. sınıf öğrencisiyim ve mezun olmama artık sayılı günler kaldı. Ancak buraya gelene kadar çok yoğun günler yaşadık. Okulun son sınıfında daha rahat olacağımızı düşünürken staj, tez ve eğitsel yazılım bizi oldukça uğraştırdı. Bunun yanında KPSS için dershaneye gitmeyi de ihmal etmedim. Dershanenin kayıt döneminde hala öğretmen mi olayım, özel sektöre mi atılayım kararsızlığı içindeydim o yüzden en iyisi geç olmadan dershaneye kayıt olayım deyip dershaneye gitmeye başladım. Bu kadar işin arasında blogla ilgilenemedim, sadece e-postalarımı kontrol edebiliyordum. Neyse ki hepsi bitti :)

Bu dönemde neler oldu şöyle bir yazayım (bazıları için ayrıca yazı yazabilirim);

  • Benim için en önemli gelişmelerden biri şu; Pardus staj başvurum kabul edildi ! Bir aksilik çıkmazsa 28 Temmuz – 22 Ağustos tarihleri arasında TÜBİTAK’ta olacağım.
  • Hem ailemi görmek, hem 2. Ulusal BÖTE Öğrenci Kurultayı’na katılmak için İstanbul’a gittim. Kurultay’da şimdi adını hatırlamadığım bir BÖTE bölümü öğrencisi arkadaşım gelip, blogunu takip ediyorum deyip beni mutlu etti :)
  • E-Matematik 8 adlı eğitsel yazılımımız 2. Ulusal BÖTE Öğrenci Kurultayı’nda yapılan yarışmada 3. seçildi. Ödül olarak bir adet Casio dijital fotoğraf makinesi kazandık.
  • WordPress versiyonumu 2.5.1’e yükselttim. 2.5.1 için güzel olmuş diyebilirim, yavaş yavaş alışıyorum.
  • Blog ödüllerinde dereceye giremedim, kaç oy aldığım bilgisi e-posta ile gelecek dendi, hala bekliyorum..
  • “Öğretim elemanlarına yönelik kişisel web sayfası iskeleti tasarımı” konulu tezimizi teslim ettik. Hem 60 sayfalık tez yazdık hem de öğretim elemanlarının kolayca akademik web sitelerini oluşturabileceği bir web sihirbazı hazırladık.
  • Mezuniyet balosu için Kuşadası Sürmeli Hotel’de iki gece üç gün geçirdim.
  • Öğretmenlik uygulaması dersi kapsamında yaptığım stajı tamamladım. Dönem boyunca 10 hafta 4. ve 5. sınıflara haftada 2 saat bilgisayar dersi anlattım.
  • Tez sunumunu yaptık. Bazı aksaklıklar yaşadık ama yaptık, o da geçti :)
  • Yoğunluğa rağmen RSS takibimi yapmaya çalıştım ancak bir sürü okunacak yazı birikmişti. Bir iki gündür onları okuyorum, pek bir şey kalmadı…
  • Bu kadar yoğunluğa rağmen Lost’u yayınlandığı günün akşamı seyrettim :)
  • Biraz geç kalmış olsamda The Pianist filmini izledim. Hala izlemediyseniz bırakın yazıyı okumayı, hemen izleyin…
  • DEÜ’deki KoçFest’e gittim. Şebnem Ferah bildiğimiz gibiydi. Hayko Cepkin’i sahnede ilk kez izledim, sahne performansı müthiş, mutlaka izlenmeli. Hem Hayko’nun hem de Sago’nun sahne alacağı şöyle bir etkinlik var ama o tarihlerde İstanbul’da olamayacağımdan dolayı gidemeyeceğim. İstanbul’da olsam kaçırmazdım.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar… Umarım artık daha sık yazarım. Diğer bir yazıda görüşmek üzere..

Sagopa Kajmer’den Yeni Albüm : Kötü İnsanları Tanıma Senesi

Sagop kajmer kötü insanları tanıma senesiYazmayalı 18 gün olmuş.. Hazır yönetim panelini açmışken bir yazı daha yazayım…

Son günlerde durmadan, sıkılmadan Sagopa Kajmer’in yeni albümü olan Kötü İnsanları Tanıma Senesi‘ni dinliyorum. Intro’dan başlayıp kötü insanları tanıma senesi’ne kadar tüm şarkıları sırayla dinliyorum, hiçbir şarkıda diğer şarkıya geçme isteği duymuyorum, yani şarkıların hepsi güzel ! Albümü mutlaka satın alın, iyi müziğe destek verin… Albümde 17 adet şarkı var, yıldızlı olanlar benim en sevdiklerim; Okumaya devam et