Aylık arşivler: Kasım 2008

Twitter durumunuzu Linux konsolundan güncelleme

Yazı uzun görünüyor ancak eğer deneyimsiz bir konsol kullanıcısıysanız yazının tamamını okumanızı öneririm çünkü bu yazıda sık kullanılan bir çok komutu kullanma şansına sahip olacaksınız.

Twitter durumunuzu konsoldan güncelleyebilmek şunları yapın;

sudo vi /etc/bin/tweet

bu komut Vim adlı editörü karşınıza çıkaracak. Bu editörde dosyaya yazma moduna geçmek için i tuşuna basın. Yazma moduna geçtiğimizde dosyaya istediğimiz şeyleri ekleyebileceğiz, eğer bu moda geçmezsek tuşladığımız tüm tuşlar Vim tarafından komut olarak algılanacak.

Sonra buradaki komutları kopyalayıp tweet adlı dosyanın içine yapıştırın.

Komutu yapıştırdıktan sonra kullanıcı adı ve şifrenizin girilmesi gereken yeri düzenleyin. Sonra önce ESC tuşuna basarak komut moduna geçin. Şimdi :wq yazın ve ENTER tuşuna basın. İki nokta üst üsteden sonra yazdığınız şeyler vim’in komutları. w dosyaya yazmayı sağlar, q dosyayı kapatır.

Şimdi sudo chmod +x /usr/bin/tweet komutu ile tweet adlı dosyamızı çalıştırılabilir dosya haline getirelim ve komutumuz hazır hale gelsin.

Bu komutun ardından artık istediğimiz zaman konsoldan tweet komutunu kullanabilirsiniz. Örneğin twitter’a “konsoldan merhaba dünya” gibi bir cümle göndermek istediniz, şu komutu yazın;

tweet "konsoldan merhaba twitter"

Kaynak: IBM
Kaynağın kaynağı : Levent Yalçın

Halk otobüsünün şoförü bir otomobile kasten arkadan çarptı!

Yaklaşık 1,5 saat önce yaşadığım bir olaydan dolayı suskunluğumu bozuyorum. Olayı paylaşıyorum ki bendeki etkisi azalsın. Olayı buraya yazmadan önce iki polis dahil bir kaç kişiye anlatmasaydım daha ayrıntılı yazabilirdim, her anlatışımda olayın etkisi daha da azaldı.

Evim Anadolu yakasında. Levent’teydim ve amacım evime gitmekti, ve lanet halk otobüsüne bindim. Otobüs her zamanki gibi çok kalabalıktı ve ben kendime akbil makinesinin hemen önünde bir yer buldum ve ilerlemeye başladık. Trafik yoktu ve adam gayet hızlı bir şekilde ilerliyordu, ibreye ilk baktığım anda 90’ı bulmuştuk, 100-105 arası gitmeye başladık köprüye doğru. Adamın son servisi olduğu ve herkes gibi evine hızlı gitmek istediğini düşündüm, neyse her halde kendine güveniyor ki böyle gidiyor dedim. Köprüden sonra şoför yolda bir kamyona korna çaldı, belli ki iki şoför bir birilerini tanıyordu, kamyon şoförü de korna çaldı. Daha sonra bir iki korna eşliğinde benim içinde bulunduğum otobüs kamyonu, kamyon otobüsü solladı. Daa sonra biz Şile’ye giden çevreyoluna girdik ve kamyon düz devam etti.

Beşiktaş’ın Ümraniye tesislerini geçtikten sonra bir otomobil şoförü bizim otobüs şoförüne yol vermedi. Sonra bizim şoför bir şekilde o arabayı geçti. Biraz sonra da otomobil “makas”a benzer bir şekilde bizim otobüsü solladı.

Buraya kadar anlattıklarım trafikte görebileceğimiz normal şeyler. Bu makasvari sollamaya kızan şoför arabayla açılan arayı kapatmak için gaza bastı, sanırım arabadakiler korkutmak istiyordu. Derken arabaya çok yaklaştık. Ben yok artık çarpmaz herhalde derken otobüs şoförü hafif frene basarak öndeki arabaya çarptı ! Evet bildiğiniz 80le giderken öndeki arabaya çarptı! Ben hayretler içinde kaldım, şoföre içimden dediklerimi şoföre söylesem bir faydasının olmayacağını biliyordum. Sonra otomobili sollayıp yolumuza devam ettik. Otobüstekilerin bir kısmı böyle yapacağın belliydi dediklerinde otobüs şoförü “ben ne yaptım ki adam geldi önümde frene bastı” deyip hemen kendini savunmaya başladı. Halbuki adam kasten arkadan arabaya çarpmıştı.

Yaklaşık 5 dk sonra durakta durduk. Arkadan gelen otomobil önümüzde çapraz bir şekilde durdu. İçinden inen adam hemen telefonla polisi veya jandarmayı aradı. Kazayı yaptığımız bölgeden jandarma sorumlu. Daha sonra bizim şoförün yanındaki cama gelerek “ne yapıyorsun sen” dedi bizim şoför gayet pişkin bir şekilde “asıl sen ne yapıyorsun geldin önümde durdun” dedi. Bu kısa süren tartışmanın sonunda otobüs şoförü “seni karakola veririm, gel karakola gidelim” dedi ve diğer şoför bunu kabul edip otomobiline bindi.

Sonra otobüs şoförü arabasına binen adamın arkasından beni kovalayacak başka ne yapsın dedi, yani karakola gideceği falan yoktu.

Olay bu. İnsanlar bir bir otobüsten indi ve evlerine gitti. Ben bu olayı en önden yaşadığım için sanırım çok etkilendim ve bir şeyler yapmak istedim. Hemen otobüsün içinde yazan otobüs numarasını not aldım, daha sonra karakolun yakınında indikten sonra otobüsün plakasını aldım ve hemen karakola gittim. Önce olayı nobetçi memura anlattım. Kendisi yapacak bir şey yok, olay anında bunları anlatsan tamam işe yarar ama şimdi iki taraftan hiç kimse şikayetçi değilken senin gelip söylemen bir şeyi değiştirmez dedi. Ayrıca olayda yaralama yok, öldürme yok, hem nasıl kanıtlayacaksın dedi. Evet zaten şoförde “nasıl kanıtlayacak ki” gibi bir cümle sarf etmişti. Gerçektende kanıtlayamazdım, polisin söyledikleri haklıydı ama ben polise ama bu adama bir şeyler yapmamız lazım dedim. O zaman içeride amirimle görüş dedi.

Komisere gittim olayı anlattım, o da nöbetçi memur gibi “biz bir şey yapamayız, zaten orası jandarma bölgesi, biz karışamayız, hem adamın şikayetçi olup olmadığı bile belli değil. Senin yapabileceğin şey İETT’nin şikayet bürosuna bu şoförü şikayet etmen” dedi. Artık ilk işim İETT’ye bir şikayet dilekçesi yazmak, bilmiyorum ne kadar yararı olur. Umarım “İETT şoförü yolcuların hayatını kurtardı” diye haber yapan İETT bu olaya duyarsız kalmaz ve şoföre hak ettiği cezayı verir.

Böyle hayvanların, krizin, zammın, işkencenin, yalanın, dolanın olmadığı bir evrende yaşamak istiyorum.

EK: Bu arada otobüsteki herkes evine gitti. Tamam ben de her olaya tepki göstermiyorum. Hatta çoğu tepki gösterilmesi gereken olaya bile tepki göstermiyorum ama bu olaya insanların bu kadar tepkisiz kalmasına üzüldüm.